Hayat nedir? Hayat bizim için doğum ile ölüm arasında geçen zaman mıdır? Yoksa hayat, insanın doğana kadar anne karnında geçirdiği süreye, ölünce kendisini oluşturan maddelerin parçalanıp ayrılmasına kadar geçen sürenin eklenmesi midir?
Canlılık ve ölüm, ilk insandan beri gözlenen ve hakkında bilgi edinmek için çabalanan; bilimlerin temelini atan unsurların başında yer almıştır. İnsan vücudunda bulunan, Karbon, Kükürt, Çinko, Gümüş, Azot, Hidrojen, Oksijen, Fosfor, Klor, İyot, Alüminyum, Demir, Kalsiyum, Sodyum, Potasyum, Manganez, Kurşun, Bakır, Silikon maddelerinin, bire bir toprak ile aynı olduğu kanıtlanmıştır. Yine insan vücudunun bir başka unsuru olan genlerin en ilginç özelliklerinden biri yaşlanmıyor oluşları ve ölümsüzlüğe yaklaşabilen milyonlarca yıllık yaşam süreçleridir. Milyon yaşındaki bir genle yüz yaşındaki bir genin ölüm olasılığı aynıdır.
İlk atalarımızdan bize kadar, bir başka bilgi açlığı duyduğumuz konu uzay ve zamandır. Bugün, uzay ve zaman içinde ne varsa enerjiden ibarettir ve her şey bir enerji dönüşümüdür diyebiliyoruz. Enerji bir şekilden başka bir şekle dönüşebilir fakat yok edilemez. Bildiğimiz zaman ve mekan görecelidir. Madde, enerjinin yoğunlaşıp katılaşmasıdır. Kuarklar maddeleşmenin son noktasıdır ve bir çeşit enerji tespihleridir. Feinberg uzayından gelen enerji, bizim bulunduğumuz Planck uzayına geçerken maddeleşir. Madde bu şekilde oluşmaktadır. Maddenin temel taşı olan atom üzerindeki elektronlar ışık hızıyla hareket eder ve bu iki uzay arasında hareket edebilirler. Bu yüzden elektronların madde mi, enerji mi oldukları hala belirsizliğini korumaktadır.
İnsan, dünya ve her şey enerji dönüşümü sonunda oluşur. Bir şeyin nasıl yapılacağını öğrenmek istediğimizde, gerçekte öğrenmek istediğimiz şey, enerjimizi nasıl kullanacağımızı öğrenmek istemektir.
Bilim adamları evrende her temel parçacığın karşılığı olan bir anti parçacık olduğunu varsaymaktadır. Bu anti parçacıklardan oluşan anti maddenin, maddeye dönüşmesinde kütlesi sabit kalmakta ancak enerjisi, hızı ve hareket gücü değişmektedir. Bilim adamlarının anti madde tezi ile Ruhun aynı şey olduğu düşünülebilir. Tardyonlardan oluşan beden maddedir ve ölümlüdür. Bedene can veren ruh ise takyonlardan oluşur ve ölümsüzdür. Bedenle bütünleşen ruh, fiziksel ölüme kadar bedende kalır. Bilim açısından; düşünceler, sözcükler, hareketler, hayat ve ruh, yani her şey enerjidir. Beynin sinir sistemi aracılığıyla oluşturduğu bio-elektrik enerji kesilince, bedenin mıknatıslığı kesilir ve beden ruhu kendine bağlayan elektromanyetizmayı yitirir. Bilim açısından ölüm budur. İnsan dahil bütün canlılar, evrenin zaman enerjisini tüketerek yaşar. Canlıların zaman enerjisinin bitmesi demek ölmeleri demektir. Ölüm günümüz insanı için de büyüleyici bir bilinmezlik özelliğini sürdürmektedir. Ölüm büyüleyicidir; çünkü "ölüm ötesi"ni ve "sırrı" bilme arzusunu tahrik eder.
Bu kitapta bilimin kurallarına, metotlarına bağlı kalınarak; başta biyoloji ve fizik olmak üzere, kimya, astronomi, astroloji, sanat, matematik, jeoloji, tıp, sosyoloji, psikoloji, felsefe, din, tarih ve doğa tarihi açısından; "Yaratılış, evrim, hayat, ölüm ve ölüm ötesi" konularında sürekli çatışan iki karşıt görüş olan Evrim Modeli ve Yaratılış Modeli, her yönüyle ele alınmıştır.