Bütüncül bir teori çerçevesinde toplumsal yeniden üretim anlayışı, mevcut krizi sadece ekonomik terimlerle değil toplumun tüm boyutlarıyla yeniden üretiminin genel bir krizi olarak anlamamızı sağlıyor. Bugün, toplumsal yeniden üretimin birer parçası olan ucuz ve doğal gıda, karşılanabilir ve uygun kiralık ev, kamusal kreş ve yaşlı bakım kurumları, ücretsiz sağlık ve eğitim hizmeti, hijyenik ped ve çocuk bezi vb. talepler, feminist talepler olarak öne çıkıyor. Gelgelelim, bu talepler sınıf mücadelesinin de birer parçasını oluşturuyor. Feminist hareketle sınıf mücadelesini buluşturan bu taleplerle, toplumsal yeniden üretim için verilen mücadele, sermayeye karşı bir mücadele halini alıyor.
Melda Yaman, elinizdeki kitapta genel olarak kadın emeği ve toplumsal yeniden üretim perspektifini işliyor, özel olarak da Marksizm ile feminizm ilişkisine odaklanıyor. Marksizmin teorik kazanımlarını ataerki teorisine içererek, feminizmle Marksizm arasındaki yarığı kapatmaya yönelik bir adım daha atıyor. Bununla birlikte, Marx'ın teorisinin feminist argümanlarla, kapitalizm analizinin ataerkinin analiziyle birleştirilmesi gerektiğini hatırlatıyor. Kadınların kurtuluşunun, sermayenin yanı sıra ataerkiye karşı verilecek bütüncül bir mücadeleyle olanaklı olduğunun altını çiziyor.
Toplumu anlamak, eleştirmek ve değiştirmek için bütüncül bir feminist kuram inşa etmeye yönelen kitap, alanında temel bir kaynak olma niteliğinde.