Batı metafiziğinin/düşüncesinin inşasında, kurucu bir aktör olarak Platon'un önemi şüphesiz göz ardı edilemez. Halefi pek çok filozof, kendi felsefi görüşünü biçimlendirirken, -karşıt dahi olsa- "felsefenin başından hiç ayrılmayan asıl sahibine" yani Platon'a müracaat etmek zorunda kalmıştır. Bugün bile Platon, "felsefenin alt edilmesi en zor 'baba figür'ü ve bir "mecburiyet" olarak önümüzde durmaktadır.
Bu çalışma, Nietzsche dolayımıyla tedavüle giren "Platon ve Platonculuğu yıkma" teşebbüsünün çağdaş Fransız felsefesine devreden mirasının izini sürmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda Yaşayan Platon, Derrida, Deleuze ve Foucault'dan Badiou, Levinas ve Ponty'e; oradan da Kristeva ve Irigaray gibi fark feministlerine kadar uzanan satıhta tartışılan bir dizi güncel felsefi etik politik meselelerle ve Platon'u "zenginleştiren/üreten" yeniden okuma stratejileriyle gerçek bir okuma şöleni sunmaktadır.