Yürümeye devam ettim. Gittiğim yerlerde hava açılmaya, yağmur kokusu yağmaya, yağmur damlaları dinmeye başlamıştı. Geri dönemiyordum. Belki diyordum, belki birazdan yere inen yağmurdan nasibimi alabilirim. Gerçek neydi? Gerçek sürmenaj olmuş kalbimin şu anki atışıydı. Bedenimin titremesi, çölde kalmışçasına susuz kalmamdı. Neye elimi atsam kuruyordu.
Kaçtığım, uğrunda tüm evrenin uğultularına sessiz kaldığım kulaklarım, şimdi tüm sesleri en ufak çatal, bıçak şıngırtısına kadar duyuyor, duyumsuyordu. Ölmeyeceğim. Ölmek için henüz sebeplerimi tamamlayamadım. Otel odamda, yaşamak için sebeplerim başlığı altında topladığım bir sayfa maddenin içindekiler bölümünde ölmek için bir nedenin yok yazıyor. Bense ayağımı attığım, nasırımı hissedip, acı çektiğim bu evrende, bana ayrılan bu özel bölümü geçmek istiyorum.