Modern Türkçe yazında, romantik polisiye eşine az rastlanır bir tür. Reha Mağden, Yazgıların Tableti ile bu türü canlı tutmakla kalmıyor; nostaljik hafiyeliğiyle, iki insanın arasında başlayan her şeyi hikâyeleştiren anlatısıyla yeniden aramıza karışıyor. Ezcümle: Murat Davman geri dönüyor, iyi ki dönüyor…
Merak sahibiydi Reha. Merakı oburluk düzeyindeydi. Sınırı yoktu. Bir meyhanede mesela, beni dinlerken aslında yan masada bir kadınla bir erkeğin konuşmasına kulak kabartırdı. Aslında Reha, hikâye yazmaya değil, her laftan bir hikâye bulmaya, aynı hikâyede boşlukları doldurmaya meraklıydı.
"Tamam seni dinledim, güzel, ama iyi de siz neden ayrıldınız şimdi?!" gibi bir soru, bir saf salağın sorusu değil, hayat dedektifinin sorusuydu aslında. Üstünde kirli bir pardösü, saçı sakalı birbirine karışmış, az sonra bir bardan tekme tokat atılacak, sonra ağzı burnu kan içinde, dişleri kırık aynı bara girip, aynı soruyu soracak bir film karakterinden söz etmiyorum.
Benim dedektifim, beni yargıya teslim etmek için değil, beni anlamak için de değil, kendini anlatmak için sorular sordu bana.
İştahla!
Onun için meraktan iştaha giden yol, iki nokta arasındaki en kısa yoldu.
- Akif Kurtuluş