Doğuştan damgalı bizim soyumuz. Neymiş efendim, kılavuzu karga olanın burnu -hadi bozmayayım terbiyemi- (nokta nokta)dan kurtulmazmış. İyi de ey yeryüzünün efendileri, sizler, düşünün bakalım, akşama kadar neden o pis şeyin içinden çıkaramıyoruz burnumuzu? Biz de severiz, sıcak yaz günleri serin arka balkonlara kurduğunuz kahvaltı sofralarında sindire sindire atıştırdığınız peynirlerin tadını. Biz de isteriz sadece kendi ağzınıza lâyık gördüğünüz o taamlarla her gün kendimizi beslemeyi. Siz gelip bu yeryüzünü kirletmeye başlamadan önce hep temiz şeylerdi bizim yiyeceklerimiz de. Ne yaparsın ki insan soyu yeryüzüne yayılmaya başlayınca, ardını toplamak bize kaldı.
Bir çatı katında, zor şartlar altında yazıyorum bu yazdıklarımı. Hikâyecinin ilk yazmaya başladığı yıllarda aldığı, şimdi sözü geçen çatı katındaki ardiyenin içinde bulunan bu daktiloyla.. Daktilonun birçok problemleri var. Bir kere son kullanılmasının üzerinden otuz-otuz beş yıl geçmiş. Şeridi bir hayli eski. Bazı tuşları basarken ise biraz zorlanıyor gagam.