"Terazi, sadece dükkanlarda ve çarşılarda asılı olan değildir. Terazi, Hakk'ın âyeti, Allah'ın sırrı ve bilginin ayırt ediciliğidir. İşte bu, rûhânî terazidir. Bu, dünyadaki bunca terazinin kaynağı olan semâvî tartıdır. Meyvenin ayrı, sözün ayrı terazisi vardır. Söz doğru mu yanlış mı, hak mı bâtıl mı, bilirsin böylece. Kıymeti nedir bilmen için insanın da ayrı bir terazisi vardır…"
Klasik dönemde sohbetler, dinleyicilerden birisi tarafından yazıya geçirilir ve meclis adıyla anılırdı. Bu sohbetler bir kitap biçiminde düzenlenince kitaba genellikle mecâlis (meclisler) adı verilirdi. Yedi Meclis (Mecâlis-i Seb'a), adından da anlaşılacağı üzere, büyük mutasavvıf Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin yedi sohbetinden oluşmaktadır. Sohbetler, Mevlânâ'nın halifesi Hüsâmeddin Çelebi ya da oğlu Sultan Veled tarafından konuşma anında yazıya aktarılmıştır. Her sohbet (meclis) Allah'a hamd ve Hz. Peygamber'e dua ile başlar. Duanın ardından bir hadisin şerhi etrafında gelişen asıl sohbete geçilmektedir. Sohbette seçilen hadisin işaret ettiği hususlar, kimi ayet ve şiirlerle desteklenerek anlatılmakta ve zaman zaman da hikâyelerle konu pekiştirilmektedir. Klasik şark edebiyatında bir nesir türü olarak da nitelenen meclisin en önemli örneklerinden biri olan Yedi Meclis'i Hicabi Kırlangıç'ın akıcı Türkçesiyle zevkle okuyacaksınız…