Her semtin kıvrımları vardır; kuşbakışı ya da harita üzerinden asla keşfetmenizin mümkün olmadığı gizler taşır kıvrımlarında. Bu kıvrımları açmak, gizlediği şeylere kavuşmak için sokaklarında yürümek, havasını solumak, tüm seslerini işitmek, yapılarına, insanlarına dokunmak gerekir; tüm duyu organlarınızı açmanızı talep eder semt sizden. Görmek, her ne kadar tüm dillerde anlamak anlamını taşısa da tek başına size pek faydası dokunmaz.
Yol kenarındaki, bahçelerdeki ağaçlardan yayılan çiçek kokularını, eğer yemek saatiyse ev içlerinden gelen yemek kokularını duyumsamanız için burun deliklerinizi de açmanız gerekir. Sonra yol ağızlarında, kahve önlerinde, pencere pervazlarında, esnafların dükkânlarındaki konuşmalarını da işitmeniz için kulakları da duyarlı hale getirmek lazım. Hele bir de bu konuşmalara katıldığınızda, birlikte düşünceler ürettiğinizde artık semtli olmuşsunuz demektir.
Cerrahpaşa kıvrımlı yapısını üzerine yerleştiği topografyaya borçludur daha çok. Tarihi yarımadanın güney batısında yer alan yedinci tepenin ve bu tepenin yamaçlarına kurulmuş sokakları kıvrıla kıvrıla denize götürür sizi. Modern zamanlardaki kentsel gelişimlere rağmen hâlâ bulunduğu yer ile organik ilişkisini koruyan, yerin tüm kuvvetlerini bağrında taşıyan bir semttir. Sokakların, konutların ve dolayısıyla mahallelerin ve tabi ki insanlarının oluşumunda bu topografik özellikleri belirleyici olmuştur.