Son yıllarda eğitim sistemimizde uygulanan öğrenme modellerinde önemli bir değişim yaşanmaktadır. Önceleri bankacı model olarak da ifade edebileceğimiz kurumlar ön plandayken, artık ana paradigma; kendi kendine, yaşayarak ve yaratıcı problem çözme becerisi üzerine kurulmuştur. İnsan hakları savunucusu Freire'in ifade ettiği gibi bankacı modellerde; öğretmen, öğrenme sürecinin öznesi ve öğrenciler de adeta bilgi depolanan kapları gibiydi. Kolayca dolan öğrenciler "başarılı" olarak değerlendirilirken, dolamayan veya dolmaya direnç gösteren öğrenciler ise "problemli" olarak algılanmaktaydı. Bu sistem özetle öğrencilerin nesnelleşmesine neden oluyordu.