Değişen dünya düzeniyle değişim sancıları yaşayan Türk Dış politikasının ele alındığı bu çalışmada Türkiyenin 1990'lardan bu yana uyguladığı dış politika perspektifi irdelenmiştir. Kimlik buhranı olarak adlandırdığımız bu dönemde Türkiyenin dış politikasında iç politikasıyla orantılı olarak değişim Soğuk Savaş'ın bitimiyle yeniden keşfedilen baskılanmış Osmanlı kimliği havzası ekseninde gelişmeye başlamıştır.
Türkiyenin bu değişim serüveninin bağımsız bir dış politika anlayışı olarak mı yorulduğu ikilemi bu bağlamda cevap aranması gereken suallerin başında gelmektedir. Mamafih Türkiyenin yakın havzası ile ilişkilerinde kuvvetli bir tarihi temele dayanan, aynı zamanda mekan üzerine inşa edilmiş bir kimlik formu olarak Batı düşüncesinin ithal edilmiş "izmlere" karşı yerli bir duruşun nişanesi olan "Osmanlılık" vizyonu yakın havzanın uzak havzadaki reel politik sınırları içinde önemli bir sınama noktasını teşkil etmektedir. Bu noktada "Osmanlılık" muhalefet çevresinin Türk dış politikasına eleştirel bir tonla seslendirdiği "Yeni Osmanlılık" mı; yoksa, kurumsal bir çevreye dayanan vizyonu belirgin, amaçları, sarih olan hem iç politika hem de dış politikada kendini gösteren yeni bir medeniyet tasavvuru olarak mı algılanmalıdır?