Öğretim; bilenin bilinenle, yani öznenin nesneyle, arzu edilen sonuçları üretmek üzere buluşmasını sağlamaktır. Söz konusu buluşmanın nerede, ne zaman ve nasıl gerçekleştirileceği konusunda sonsuz seçenek ve kombinasyon vardır. Ancak bunların hangisinin arzu edilen sonucu tam olarak getireceğine dair, kimi daha fazla denenmiş ihtimaller dışında hemen hiçbir şey… Bu nedenle öğretim bir arama, önerme, deneme, yeniden deneme sürecidir; oyunsu bir süreçtir. Satranç gibidir yani. Aynı tahta ve aynı taşlarla, birden fazla zihnin sonsuz seçenekte buluşmasıdır. Bir farkla… Sürekli acemi oyuncularla kurmak ve oynamak durumunda olduğunuz bir oyundur o. Öğrettiğiniz her öğrenci yerini yeni bir acemiye bırakarak ayrılacaktır yanınızdan. Sizin stratejileriniz yerleşiklik kazandıkça, yani aynı stratejilerle oyun kurma eğiliminiz arttıkça; ki uzmanlaşma dediğimiz şey de budur, acemilerle mesafeniz artacak, onlara erişmek için aşmanız gereken yol uzayacaktır. Bireyin öznelliği gerçeğinden söz etmiyorum bile. Çözüme en yakın sonuçlar için tek seçenek ise uzmanlaşmamak; öğretimi kendiniz için bir öğrenme sürecine, bir oyuna dönüştürmek ve her yeni gelenle yeniden öğrenmektir. Çünkü sizin bir bilenle oynama şansınız hiç olmayacaktır. Seçiminiz öğretmekten yana olmuştur zira.