"Yenilik (tecdit), daimi bir ihtiyaç; toplumsal, siyasal ve kültürel bir yürüyüştür. Yenilik olmazsa yaşam donuklaşır, ışıltısını kaybeder; kültürler bir kayboluş ve ölüm tüneline girer. Ancak her yenilenme; tarihsel, toplumsal, siyasal ve düşünsel bir bağlam içerisinde gerçekleşir. Bu yüzden herhangi bir alanda yenilenmenin, şu ya da bu düşünürün şahsi istek ve arzularından neş'et etmesi söz konusu değildir. Çünkü yenilenme; yaşamın zemininden kopuk, insanların daha iyi bir yaşam tesis etmek için girdikleri patikalarda verdikleri mücadelelerden, döktükleri terden bigâne bir şekilde epistemolojik / bilişsel semalarda yapılan bir seyir uçuşu değildir. Toplumsal, siyasî, ekonomik ve kültürel kriz anlarında yenilenme ihtiyacı daha da pekişir, hayatın her alanında olduğu gibi düşüncede ve bilimsel etkinlikte kendisini gösterir.
Bugün tam da böyle bir krizin içinde yaşıyor durumdayız ve bu kriz toplumun direnç yetersizliği nedeniyle bir tür donukluğa dönüşmüştür. Gelinen noktada zayıflık ve çaresizliğimizi itiraf etmekten başka çıkar yol bulamamış, bölgemizde bitip tükenmek bilmez savaşlar yaşanırken geçmişin zafer dolu günlerini sayıklayarak umutsuzca bütün bu kaosun bitmesini bekler hale gelmiş durumdayız."
Profesör Nasr Hamid Ebû Zeyd bu kitabında üç ana başlığı ele almaktadır: Yenilik, yasaklama ve yorum. Yazar bu konuları ele alırken siyasî despotizmle eşgüdümlü bir şekilde gelişen bilişsel despotizmi reddedip düşünce özgürlüğünü savunan bir anlayışla hareket etmektedir.