Adı, cismi, mesleği, kimliği belli olmayan, tek kelimeyle ne idiği belirsiz Yeraltı Adamı, kitabın ilk cümlesinde kendini anlatmaya, daha doğrusu hastalıklı ve karanlık zihnindeki zehirleri kusmaya şöyle başlıyor: "Hasta bir adamım ben!"
Buna ne şüphe!
Dünya edebiyatında kendisine eşsiz bir yer ve metafor edinen Yeraltı Adamı imgesini yaratan Dostoyevski, bu kitabında benzersiz bir iş başarıyor: İnsan ruhunun hastalıklı, karanlık, kötücül ve iğrenç dehlizlerine müthiş bir aydınlatma gücüne sahip bir fenerin gözleri kör eden amansız ışıklarını tutuyor.
Hem de acımasız bir dil ve bir o kadar acımasız yalınlıkla…
Ülkeler ve çağlar ötesi, insanlığın varoluşsal temeline sızmış bu alçak adamın (insanın), bu ne olduğu belirsiz hastalıklı iblisin sayıklamalarında ve hezeyanlarında insan ruhunun nice sırlarının ipuçları kömür karasına bulanmış olarak yatıyor.
Bu ipuçlarını bulandıkları yağlı karadan temizleyip pırıl pırıl yol gösterici imgelere dönüştürüp dönüştürmemekse artık okurun kendi bileceği iş!