Nesneleri ve olayları anlamlandıranlar her zaman üstün ve belirleyici bir konumda olmuşlardır. 1543 yılında Kopernik'le başlayan süreç, aslında bilimsel bir aktiviteden çok, dünyaya hükmetme çabasıdır. Modern bilim tanımına göre; gözlem ve deney yoluyla ispat edilmeyen hiçbir şey bilimsel olmadığı hâlde hem Kopernik'in hem de Galilo'nun deney ve gözlemle ispat edemediği evren modeli teorisi her nasılsa bilimsel bilgi olarak kabul edilmiştir. Pagan kültürüne ait bu evren modelinin sorgulanması ve bu modelin izah edemediği durumların da açıklamasını yapabilecek yeni bir evren modelinin tanımlanmasının zamanı gelmiştir. Bu yeni evren modelini tanımlamadaki ilk kitap olması hasebiyle de söz konusu eserin önemi büyüktür. Bu eser ile birlikte yeni evren modellerinin düşünülmesi, tanımlanmış ve zamanımızda kabul edilmiş evren modelinin açmazlarının gözler önüne serilmesi ve ispatlanmamış bir evren modelinin eğitim sürecinde hiçbir delile dayanmaksızın, bilimsel bilgilerden uzak, bir inanç sistemi gibi insanlara kabule zorlanması durumu tartışılabilecektir. Bu kitap, basit bir düz dünya önerisi ve yerleşik evren tasavvurunda sadece uzay denen boşlukta yeryüzünün düz olduğunu savunan bir eser değil; yeni bir evren tasavvurunun yapıldığı, yeryüzü ve göklerin ve göklerdeki gök cisimlerinin yeniden tanımlandığı bir eserdir. Bu eser, bu akımın ilk kitabı olup, bu zemini, tavanı ve gökteki süsleri yaratan tarafından yapılan tanımlamalar ve isimlendirmelerin anlamlandırılması ile oluşmuştur. Söz konusu bu isimlendirmeler, gözlem yoluyla elde edilen bilgiler ve geometrik ve optik hesaplamalarla ispatlanmıştır.