"İnsan aşkı görür görmez tanır mı yoksa hayalinde kurduğu gibi bir şey mi zanneder?"
Anne Shirley'nin hayatında değişim rüzgârları esmeye başlamıştır. Daha önce ertelediği üniversite hayalini gerçekleştirmek üzere Avonlea'den ayrılıp Kingsport'a giden Anne, orada eski dostu Priscilla'yla bir pansiyona yerleşir. İki genç kız bu yabancı memlekete alışmaya çalışırlarken yepyeni bir düzen kurarak hayatın önemli bir dönemecini daha geçerler.
Yuvam dediği Yeşil Ev'i özlemeyi ve düşünmeyi hiç bırakmayan Anne, Avonlea'ye dönmek için tatilleri iple çekse de üç kız arkadaşıyla birlikte kiraladıkları evde tam bir üniversiteli gibi yaşamaktan da hoşnuttur. Ancak üniversite yılları sadece sınavların zorluğuyla ve yeni bir ev düzeniyle girmemiştir hayatına. Anne'in gönül işleri, duyguları ve aklı epey karışırken yetişkinliğe geçişin ağırlığı bir kere daha omuzlarına çöker.
Yeşilin Kızı Anne'in üçüncü kitabında Anne üniversite okumak için Avonlea'den ayrılır. Üniversite yılları yeni arkadaşlıkların, alışkın olmadığı bir ev hayatının ve gönül işlerinin önünü açar. Çocukluk yıllarını geride bırakan Anne'in bu yeni tecrübelerle baş etmesi gerekecektir. Hayal gücünü de tamamen ardında bırakmamıştır.