Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü, bir nevi temelsizliğin kitabıdır. Zira bu kitap, temellendirmelerin sadece ve sadece tasavvurlar arası mümkün olduğunu; tasavvur dünyasının oluş ve yok oluşların akıp giden rüyavarî sonsuz sahnesi olduğunu; bu varoluş içerisinde tek işlevi somut olanı soyut kavramlara dönüştürmek olan "aklın" ise, insanı bu gerçekliğin ötelerinde olduğu varsayılan bir yerlere asla ulaştıramayacağını iddia etmektedir.
Tüm bu düşünceler ise "kendi kendinin nedeni" ya da "bir ilk neden" olarak görülebilen ve hatta "iyi" ve "mükemmel" sıfatları eklenebilecek herhangi bir Tanrı fikrini dışlamaktadır.
Tam da burada Schopenhauer'ın özellikle Hegel ve Schelling başta olmak üzere Kant sonrası Alman felsefe dünyasına şimşekler fırlatmasının ana nedenlerinden birini bulmak mümkündür. Zira Schopenhauer, hem dönemin üniversite felsefe bölümlerinin hem de Kant sonrası Alman felsefesinin çabalarının büyük kısmının, Kant'ın Tanrı'nın varlığına dair ontolojik, kozmolojik ve fiziko-teolojik olarak bilinen ispatları yıkmasından sonra, tüm bunlara yeni kıyafetler giydirip tekrar devreye sokma gayretinden oluştuğunu düşünmektedir.
İsteme ve Tasavvur Olarak Dünya'dan sonra yayımlanan Yeterli Temel İlkesinin Dörtlü Kökü ile Schopenhauer düşüncesinin üzerine uzun yıllardır duran mitleştirilmiş, hayal ve fantezilerden oluşan kanılar örtüsünü biraz daha kaldırıyor ve onun sahih düşüncesini gün ışığına çıkarıyoruz.