Bu gece birini öldüreceğim. Kim olduğu fark etmeyecek. Kulağımıçekeni, ayağıma çelme takanı, kıçımı açıkta bırakanı, yüzüme tüftüfatanı, bana sidikli, bana aptal, bana moron, bana ezik diyeni, benimküçük parmağım terastaki oyun alanında demirin arasına sıkışıpmorardığında hemen koşup acil yardım çağırmak yerine yüzüme katırgibi güleni. Önüme ilk çıkanı.
Yetimlik böyledir. Anan baban sağdır yine de yetimsindir. Şu dünyayafırlatılmış da unutulmuşsun gibi. Hatırladıklarında çok geç olabilir, ozamana kadar kaç cinayet işlemiş, kaç okulu kundaklamış, kaç evdenkaçmışsındır.
Hatice Meryem Yetim'i anlatıyor bu kez. Rüyalar gibi, masallar, cinairomanlar gibi. Film gibi. "Varlığı zaten başlı başına suç" olan bu küçükkızla birlikte bütün o zorlu yolu katettiriyor bize. Karanlık yokuşlardan,ıslak çarşaflardan, soğuk avlulardan, arka bahçelerden geçiyoruz,değişip dönüşüyoruz. Yetimlik nedir, anlıyoruz.