Yezidiler adlarını Yezid b. Muaviye'den almışlardır, Muaviye'nin ölümünden çok sonra 12. yüzyılında torunlarından Şeyh Adi b. Misafir tarafında Adeviyye veya Sohbetiyye tarikatı adı ile Rafizi-Yezidi şeklinde gelişmekte, Şeyhin ölümünden çok sonra yörede yaşayan dağlı Kürtler tarafından yine yörede yaşayan inançların da etkisi ile ayrı bir şekil almışlar, böylece durumlarını bugüne kadar korumuşlardır. Irklarının Kürt, dillerinin Kürtçe olduğu bilinen Yezidiler, Tanrının dilinin de Kürtçe olduğuna ve Kürtçe konuştuğuna inanarak Kur'an'da Allah tarafından lânetlenen bir melek olan şeytana Melek Tavüs veya Emin Cebrail adı ile aşırı derecede saygı gösterdiklerinden yöredeki Müslümanlar veya bağlı bulundukları devletler tarafından çeşitli sebeplerden dolayı birçok kez uslandırılmak istenmişler, uslanmak şöyle dursun tam aksine günden güne birlik ve bütünlük içerisinde yeniden canlanmışlardır. Vaktiyle yalnız Sincâr dağlarında yaşadıkları halde, buraya yapılan baskınlar sonunda yöreye dağılarak geçmişte olduğu gibi bugün de varlıklarını sürdürmektedirler.