Yılanın Yolu
Umut, geleceğini içinde saklayan kapalı bir fincanda. Fincan tabağını güçlükle bırakıyor. İçerisi karanlık. Telvenin beyaza açıldığı bir yerde, beklenen final: "Bir adam var. Yakışıklı ve zengin. Ummadığın kadar buktul olacaksın. Bekle ve gör." Darmaduman. Umut firarda. Yıllardar beklediği yakışıklı erkeği kahve fincanında, yaşlanan dişiliği ise otobüs bileti karşılığı yollarda rehin. Gururu, miyadını doldurmuş karbon kağıdı üzerinde gidip gelmede. Bıkkınlık içinde parçalanıp, ufalanıyor. Yalvarış.Kıymet ekmekten bir ısırık aldıktan sonra utana sıkıla kazağının sol kolunun yenine sokuşturdu. Gözleri doldu. Aynur yengesine sarıldı. Kıymet ağzındaki lokmayı bin bir zorlukla yuttuktan sonra Aynur'a:"O yaşlı adamı alma Aynur. Kısmet bu, belli olmaz. Belki de..." dedi. Başını iki yana salladı. "Kadınsan dayanacaksın..." der demez, hükmünü kaybetmiş bir düşüncenin pişmanlığı yayıldı yüzüne."Belki de kısmet diye bir şey de yoktur..."İkisi de sustular.
Devamını Oku