Çizdiği küçük resimlerden birisi ile kurşun kalem alarak masaya tekrar oturdu. Resme biraz baktıktan sonra arkasını çevirerek, "Sen benim için ipini bir tutup bir salıverdiğim uçurtmamdın. Gökyüzüne yükselişin, düşlerimi özgürlüğe götürürdü. Bulutlu bir günde ellerimden kaydın, avuçlarımı kanattın, kabuk tutmayan yaralarla bıraktın beni. Senin gibisini ne duydum ne gördüm ben, iflah olmayan kadın. Seni böyle bilir böyle tanırım" yazdı. Ayağa kalkarak girişteki üç çekmeceli masanın en alt gözünden zarf çıkartarak içine koydu. Ömer içeri giriyordu ki "Hiç girme Ömer az işimiz var, sonra da yola çıkacağız" dedi. Ömer "Bir bardak çay içseydik" dese de Alican, çoktan araca binmiş gelmesini bekliyordu.
Hayat, insanı kendi iç dünyasında kaybolmaya zorlayan karmaşık bir yolculuktur. Her adımda, benliğin derinliklerinde saklı kalmış hatıralar, pişmanlıklar ve arzular ortaya çıkar. Yitik Benlik okuyucuyu, kendi iç dünyasının karanlık ve aydınlık yanlarıyla yüzleşmeye davet eden bir hikâyedir.
Kitapta hayata tutunmaya çalışan ama zaman zaman yolunu hatta kendini kaybetme riskleri yaşayan bir bireyin içsel yolculuğuna tanık olacaksınız. Her sayfada, yaşamın zorluklarıyla başa çıkmaya çalışırken, insanın kendi varlığını nasıl sorguladığını, en derin duygularıyla nasıl yüzleştiğini ve yeniden doğmanın yollarını nasıl aradığını keşfedeceksiniz. Her okuyucunun kendisinden bir şeyler bulacağı Yitik Benlik kaybolmuş ruhlara, yeniden kendini bulma cesareti aşılayan bir rehber niteliği taşımaktadır.