Elinizdeki çalışma, gündelik yaşantımızda ve ilişkilerimizde sıklıkla rastladığımız genellikle herhangi bir motivasyonla, nerdeyse bireysel bir ihtiyaç olarak yöneldiğimiz dayanışma olgusunun yoksulluktaki önemini anlama ve ortaya koyma çabasının ürünüdür.
Toplumda bireylerin birlikte yaşayabilmesini mümkün kılan bir olgu olduğunu ifade edebileceğimiz dayanışmanın, sosyal ilişkilerde, özellikle belirli kırılgan kategoriler için büyük önem taşıdığı bilinen bir gerçekliktir. Söz konusu kategorileri diğerlerine daha riskli hale dönüştüren şey ise genellikle güçlü dayanışma ilişkilerini ve bu ilişkilerin sürekliliğini gerektirmesidir.
Toplumun normal birer üyesi gibi asgari yaşam şartlarını gerçekleştirmeye çalışan yoksullar için, içinde bulundukları zaman ve mekanda var olan dayanışma ilişkileri hayati önem taşımaktadır. Günümüzde kentsel mekanlarda yoksullar birtakım dayanışma ilişkilerini işlevselleştirebildikleri ölçüde hem kendi hem de hane yoksunlukları ile baş edebilmektedir. Özellikle yoksulluğun odağında duran gıda yoksunluğu gibi hayati durumlarda dayanışma ağlarının yoksul haneler için taşıdığı önemi tartışmak bile aslında anlamsızdır.
Fakat bu önemin derecelerinin analizi ya da dayanışmanın hangi yollarla gerçekleştiği; yoksulların kentsel mekanlarda hayata nasıl tutunduğunu göstererek yoksullukla baş etmede sahip oldukları potansiyellerin öğrenilmesi ve böylelikle sürdürülebilir mücadele stratejilerilerinin geliştirilebilmesini mümkün kılabilir.