Neoliberal toplumsalda yoksulluk, maddi ölçütlerin ötesinde "yaşama tutunamama" durumuna dönüşmüştür. Geçimini sokaktan sağlayan bir çocuğa "hayalin var mı?" diye sorulduğunda "hayalim yok." yanıtını vermesi, yoksulluğun bir gelecek krizi yarattığını ortaya koymaktadır. Neoliberal kent düzeninin dayattığı rant, soylulaştırma ve tüketim gibi olgular, günümüz yoksulluğunu sayıların ötesinde bir yerde konumlandırmaktadır. Mutlak, göreli ya da gini katsayısı gibi kavramlarla ifade edilen yoksulluk göstergeleri, yoksul bireylerin"özne olamama" meselesini ıskalamaktadır.
Bu kitap dönüşen toplumsalla beraber yoksulların görünür olma, yaşama tutunma ve hayal kurma edimlerini kaybetmeye yüz tutuklarının altını çizmeye çalışmaktadır. Artan gelir eşitsizliği, kentteki rant ve soylulaştırma pratikleri; bu durumu keskinleştirmektedir. Dolayısıyla ekonomi temelli araştırmaların ötesinde, farklı disiplinler bağlamında derinlikli sosyolojik bir perspektifle yoksulluk sorununa ışık tutacak çalışmalara ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Yoksul bireylerin "özne olamama" durumlarından hareketle yapılacak her çalışma,meseleyi daha görünür kılacaktır. .