Düşen her şey biraz da sayılmayı bekler. Payına düşen, yola düşen, derde düşen, sevdaya düşen… Bir de sonbaharın tanığı var ki o da mürekkep olur, kâğıda düşer; izi kalır, tadı kalır, sesi kalır da kime kalır, bilinmez…Bilinen bir şey varsa o da; her şeyin kelimelerle yaşatıldığıdır. Bir ipte on dört cambaz, kelimelerle oynuyor. Bir ipte on dört cambaz da oynayabiliyormuş. Düşmüyor, ip üstünde sayıyorlar adımlarını.Fî tarihinden kalma sessizlikleri minare şerefelerine doğru fırlatıyorlar; anımsanmak isteyen bir geçmişin, geleceğini yaşatmak adına; hüznün hazzıyla…