Yirminci yüzyılda dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan birbirine "yoldaş" diye hitap etti. Şimdiyse solda daha yaygın olarak "müttefik"lerden bahsediliyor. Yoldaş'ta Jodi Dean işte bu değişimin çağdaş solun temel sorununa işaret ettiğini söylüyor: inşa edilip sürdürülmesi, savunulması gereken bir siyasi aidiyet ilişkisinin yerine siyasi kimliklerin geçmesine…
Dean bir yoldaşlık kuramı ortaya koyuyor. Yoldaşlar bir siyasi mücadelenin aynı safında yer alan eşitlerdir. Adalet mücadelesi için gönüllü olarak bir araya gelen yoldaşların ilişkisi, disiplinin, sevincin, cesaretin ve coşkunun damgasını taşır. Dean yoldaşlığın eşitlikçiliğini ırk ve cinsiyet farklılıkları ışığında değerlendirirken Harry Haywood, C.L.R. James, Alexandra Kollontay ve Doris Lessing gibi pek çok tarihi ve edebi ismin deneyimlerine başvuruyor. Ve eğer "Sol" olacaksak, yoldaş olmamız gerektiğini savunuyor.
"Yoldaş ayakta kalmayı bilen bir mücadeleciden de, müttefikten de fazlasıdır. Yoldaşlar, özgür ve eşitlikçi bir dünya için verilen mücadelede aynı safta duran insanlardır."