Apple'ın eski CEO'su Steve Jobs bir yönetici, bir vizyoner, bir teknoloji devrimcisi olarak hatırlanıyorsa da, o aslında çok iyi bir hikaye anlatıcısıydı. Çok az insan bir şirket kurup ondan bir dünya devi çıkardıktan sonra bu yetkinlikte ve beceride başarı hikayesini anlatabilirdi. Jobs'ın devrimci etkisi nedeniyle artık birçok yönetici, CEO ya da genel müdür çok iyi birer konuşmacı ya da hikaye anlatıcısı olmak zorunda. Büyük patronlar iyi birer felsefeci, iyi birer edebiyatçı performansı sergilemek mecburiyetinde ve yoğun eleştiriler altındayken dahi "güleryüzlü ve bilge kapitalist" olarak görünme ihtiyacı hissetmekte.
Toplum gönüllüsü olarak çalışmanın, büyük maddi bağışların, aile insanı görüntüsü vermenin yetmediği yerde, şimdilerde bir de TED Konuşmaları yapmak bir gereksinime dönüşmüş vaziyette...
Philipp Schönthaler işte bu ilginç meseleyi ele alıyor ve günümüzün profesyonel yaşamında kurum ve insan ilişkilerinin düzenlenmesinde hikaye anlatıcılığının seyrine dair parlak bir değerlendirme sunuyor.