Başka birileri kayırıldığı için kendisine ayrımcılık yapılmış kimse var mı aranızda? Bu soruya birçok parmağın kalktığını tahmin ediyorum. Çok basit olarak düşünürsek, bir kuyrukta sıra beklerken, görevli kişiyi tanıyan birisinin önümüze geçtiğini görmüşüzdür. Bunun en üst noktadaki yansılamarından birisi, üst düzey bürokrat aramalarında ehliyet/liyakat ilkesinden çok, çeşitli ilişkilerin daha etkili olduğu kayırmacı uygulamalardır. Bütün bunlar Türkiye ortamında sıradan, kanıksnmış konulardır. Peki aranızda diğeri ayrımcılığa tabi tutularak kendisi kayırılmış kimse var mı? Parmakların azaldığını görür gibiyim. Ama bu azalma, kendimizin pek kayrılmadığı anlamına gelmiyor. Biz de eleştirdiğimiz birçok noktada, kendimiz olayın öznesi olabiliyoruz. Bu kadar iç dışlı olduğumuz halde bu tür sorunlara gereği kadar tepki göstermememizin nedenleri arasında kendimizin de zaman zaman kayrılmasının etkisi olabilir. Bu iki soruyu, kayırmacılık/ayrımmcılık sorununun çok yönlü ve karmaşık bir konu olduğunu anlatabilmek için sordum.
Bu kitap, kayırmacılık-ayrımcılıkla ilgili konuları tüm hatlarıyla ele aldığı iddiasında değildir. Ancak kitabın kayırmacılık ve ayrımcılığı, örgütsel ve yönetsel perspektifte incelemek isteyen çalışmalara bir ivme kazandırması beklenebilir.