Bir gündüz loşluğunda ve hayat boşluğunda yakalandık bulaşıcı bir yalnızlığa. Gün ışığında gömleğimizi önden yırttı hayat. Ne yapalım? Olabilir. Yine de bir umut olmalı. Yorgun özneleri yükleme ulaştıracak bir umut. Olmalı, çünkü insan oluşumuz bir çiçek gibi masada duruyor. Kitaplar okuyoruz, filmler izliyoruz, düşünüyoruz, üzülüyoruz, gülüyoruz ve hâlâ ümit ediyoruz.
Öyleyse bu karanlık evlerden yeni bir şey olarak çıkmalı. Eski alışkanlıkların doyumsuz nesnesi olarak kalmamalı. Kısa ömürlü kelebekler gibi özgürce kendimiz kalarak yaşamaya devam etmeli.