Ceylan en önde Hz. Muhammed Mustafa'nın yanına geldi. Herkesin anlayacağı bir şekilde şöyle dedi:
"Ey Allah'ın Elçisi' Benim iki tane yavrum vardı. Onlardan birini bir avcı yakalayarak size getirdi. Diğeri de bana kalmıştı. Avcının alıp götürdüğü yavrumun acısı ve hasretiyle yanan kalbimi bu yanımdaki yavrumla avutuyordum. Bu yavruma süt vermekle meşgulken bir nida duydum. Şöyle deniliyordu:
'Ey ceylan! Acele et ve bu yavrunu Allah'ın Elçisine ulaştır. Çünkü şuan Hüseyin, Allah'ın Elçisinin yanında neredeyse ağlamak üzeredir. Onun bu halinden dolayı yerde ve gökte bulunan bütün melekler başlarını ibadet yerlerinden dışarı çıkarmış, şaşkınlıkla bu olayı seyretmektedirler. Eğer Hüseyin ağlarsa, Allah'ın yarattığı her şey ağlayacaktır. Ey ceylan! Hüseyin'in gözyaşı akmadan yetiş. Ayrıca bu kurdu sana musallat ediyorum ki eğer zamanında Allah'ın Elçisine ulaşaamzsan senin yavrunu yiyecektir.'
Ey Allah'ın Elçisi! Ben uzun yoldan geliyorum. Hüseyin ağlamasın diye yeryüzü benden daha sabırsızdı; sana zamanında varabilmem için ayaklarımın altından kayıyordu. Şükürler olsun ki Rabbime şuan huzurunuzdayım. Hüseyin'in gözyaşı akmadan huzurunuza ulaştım."