1960'ların sonlarında, Ankara'ya alçalan bir uçakta başlıyorÜstün Ergüder öyküsünü anlatmaya.1940'ların Ankara'sında geçen çocukluğuna uzanıyor. Bürokratik elitin gri bulutlarından uzaklaşıp İstanbul'a,Robert Kolej'in özgürlükçü ortamına çeviriyor çocukgözlerini. Yükseköğrenim için İngiltere'yeManchester Üniversitesi'ne ve ardından ABD'yeSyracuse Üniversitesi'ne giden bir gencindeneyimlerini tasvir ediyor.
Ardından, genç bir siyaset bilimci olarak 1969 yılındaRobert Kolej Yüksek Okulu'nda başlayan ve kurumun 1971'de devredildiği Boğaziçi Üniversitesi'nde devam edenkariyerini izliyoruz. 1992'de rektörlüğe seçilmesiyleöğretim üyeliğinin yanı sıra akademik yöneticiliği de kapsayan yeni bir yol beliriyor önünde. Üstün Ergüder'e eşlik ettiğimiz bu yolculuk boyunca yükseköğretim ve sivil toplum dünyasının önemli limanlarından geçiyoruz.Sabancı Üniversitesi'nde kuruluşunda yer aldığı İstanbul Politikalar Merkezi'ne, dünya yükseköğretim sisteminin bayrak gemileri olanAvrupa Üniversiteler Birliği ve Magna Charta Observatorygibi kurumlara, oluşumlarına destek verdiğiTESEV ve TÜSEV gibi vakıflara, mütevelli heyetlerindeyer aldığı vakıf üniversitelerine, eğitim alanında öncüoluşumlardan biri haline getirdiği Eğitim ReformuGirişimi'ne uğruyoruz.
Burada anlatılan yolculuk, yakın dönem siyaset, sivil toplum veüniversiteler tarihimizden kesitlerle yükseköğretimin elli yıllıkbir panoramasını sunuyor.