Yunanistan, Kıbrıs'ta 1963 olayları sırasında EOKA, Grivas ve Makarios'a müdahele etmez.Ardından Akritas Planı çerçevesinde Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs adasında topyekün imhasına imkan veren girişimlere göz yumar ve müdahalede bulunmaz ve olayların 1974 yılına kadar devam etmesine, Nikos Sampson'un 15 Temmuz 1974'te adada de facto bir durum yaratmasına, kendisini de Cumhurbaşkanı ilan etmesine seyirci kalır.Kıbrıslı Türklerin öldürülmesine de ayrıca sesini çıkartmaz ve tepki vermez.
Başta Batı Trakya'daki Türk azınlık hakları, Ege Denizi olmak üzere 12 Mil, FIR Hattı, Ege'de hava sahasının kullanılması, kıta sahanlığı, Patrikhane ve Ekümenik konusu, Ege Denizi'ndeki adaların anlaşmalara aykırı olarak silahlandırılması, Kardak gibi adacıkların tahrik unsuru olarak kullanılması, KKTC'nin uluslar arası alanda tanınması, Türkiye'nin AB üyeliği konularında ortaya çıkan engel hep Yunanistan olur.Türkiye'nin 80'li yıllardan itibaren mücadele etmeye çalıştığı ve yaklaşık 30.000 vatan insanını kurban verdiği bölücü terör konusunda da Yunanistan'ın sicili maalesef bozuktur ve söz konusu örgütün lideri yakalandığında üzerinde Yunanistan hükümetine ait pasaport ve kimlik çıkmıştır.
Bütün bu olup bitenler göz önüne alınacak olursa günde sadece 6 gram un istihkakı ile yaşamaya çalışan, günler önce ölmüş olan kokmuş bir atın leşinden bile yiyecek et koparmaya çalışan, Alman askeri tarafından yenilen bir tek zeytin tanesinin çekirdeğini alabilmek için saatlerce bekleyen insanların yaşadığı Yunanistan bugünleri o kadar kolay mı unutacaktı ?