Anadolu'nun Türk ülkesi haline gelmesi Anadolu Selçuklu Hükümdarı
Alâeddin Keykubat döneminde başlar. Rivayetlere göre Selçuklu
askerleri sınırda bulunan bir Rum kalesini fethetmek üzere yol
üzerindeki bir köye uğrar. Burada, yıllar önce gelip yerleşmiş kadın erenlerden biri
Türk askerlerini sevinçle karşılar ve kendilerine ayran ikram eder.
Ama bütün asker ayran içmesine ve kaplarını doldurmalarına rağmen ayran bir türlü bitmez.
Gelenler bunu yaşlı kadının ermişliğine bağlarlar ve bir keramet olarak yorumlarlar.
Yaşlı Türk kadını bir yandan ayranları askerlere ikram ederken bir yandan da şöyle der:
- Doldurun yiğitlerim, doldurun Gazilerim, - Doldur Ana.. - Doldurun yavrularım..
- Ana dolu, Ana dolu.. Bu topraklar o gün bugündür Anadolu'dur.
Kıyamete kadar da Anadolu olarak kalacaktır.
Anadolu'nun bu ruh halini ona sağlayan Hoca Ahmet Yesevi,
Hacı Bektaşî Veli, Yunus Emre ve Mevlâna gibi "Anadolu Müslümanları"
dediğimiz büyük manevî dinamikler vardır. Anadolu Müslümanları;
Hazreti Ali (ra) ve Ehl-i Beyt sevgisini, kardeşliği, eşitliği,
hakça bölüşmeyi, sevgiyi, barışı, hoşgörüyü, her tür haksızlığa karşı olmayı,
ilmi düşünmeyi ilke edinmiş bir hayat anlayışı olarak bu topraklarda kendini buldu.
Anadolu Müslümanlarının öncülerini dört kitap olarak tasarladık.
Ahmet Yesevi, Hacı Bektaşî Veli, Yunus Emre ve Mevlâna'yı bir kez de insanımıza biz anlatalım istedik.