Çukurova denince, "sarı sıcak" gelir akla... Bir de alabildiğine uzanan gelin süzülüşlü ayçiçeği tarlaları…
Mısır, yeşil bir denizdir Çukurova topraklarında. Ovaları süsleyen pamuk tarlaları kare karedir. Gözleriniz, ak benekler serpilmiş o yeşil karelerin derinliklerinde erir. Irgatlar görürsünüz. Güneşi tepesinde saklayan, sıra sıra ırgatlar… Şalvarlı,başları poşulu, gün esmeri insanlar…
Efkârın diğer adı sıladır buralarda. Hasretin öbür yüzü gurbet… Gün olur, her tarladan yanık bir bozlak dökülür gönüllere; bir sıla türküsü yükselir çadırlardan:
"Ala geyik gibi boyun sallarsın,
Kement atıp yollarımı bağlarsın."
Kara trenin sesi gece duyulur. Hep sıla konuşulur ardından. Kara tren, veda demektir. Kara tren, dağları birbirine kavuşturan yanık bir türkü demektir.
Bazen yare sallanan gül oyalı bir mendil; bazen selam götüren bir çift telli turna demektir.