YALAN
Uçurtma Avcısı kitabında yazar Khaled Hosseini der ki, "Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun, karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun."
Ne kadar güzel özetlenmiş. "Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın." Bu öyle bir haktır ki somut olarak yapılan hırsızlıktan kat be kat fazla etkiler insanı. Çünkü doğruyu bilmek her insanın en doğal hakkıdır. İlginçtir ki yalan söyleyenler bile karşı taraftan doğruyu sadece gerçekleri duymak isterler onca yalanlarına inat. Ama yalan söyleyenlerin unuttukları en önemli konu aldatanın aldanacağı konusudur yani yalan söyleyen ilk önce kendisini kandırmaktadır. Hepimiz hayat denilen bu uzun koşuda mutlaka yalan söyleyen birine şahit olmuşuzdur. Tecrübeyle sabittir ki yalan söyleyen kişi vücut diliyle ben yalan söylüyorum demektedir. Hele ki işin aslını karşı tarafın bildiğinden habersizse seyredin tiyatroyu. Heyecan, panik, korku gibi bütün duygu geçişlerini tek tek sergilemeye adaydır. Oysa insan önce kendisine saygılı olmalıdır. Kendisine saygısı olan insan yalan söylemez değil, söyleyemez. Ayrıca yalanın küçüğü, büyüğü de olmaz. Çünkü küçük bir yalan bile matruşka bebekler misali başka başka yalanlarla boy gösterebilir.