"Bana öyle geliyor ki Thoreau bir dervişin varoluşunu vazetmiş, insan toplumunu reddetmiş ve hayattan kaçmak istemiş." —RICHARD POWERS
Transandantalist hareketin önde gelen figürü olan Henry David Thoreau'nun iki klasik eseri, "Yürümek" ve "Kış Yürüyüşü", okuru doğanın kucağına ve insanın iç dünyasına bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Bu eserler, sadece yabana yapılan gezintiler olmanın ötesinde, insan ve doğa arasındaki derin bağı keşfeden, yalın bir yaşamın felsefesini anlatan ve ruha dokunan birer başyapıt.
"Yürümek"te Thoreau, hedefi olmadan yapılan yürüyüşler felsefesinden yola çıkarak, doğayla iç içe olmanın insana kazandırdıklarını, zihinsel ve ruhsal dinginliği, özgürlüğü ve basit bir yaşamın güzelliğini şiirsel bir dille anlatıyor. Yazar, okuru doğanın ritmini dinlemeye, her adımda yeni keşifler yapmaya ve hayatın gerçek anlamını sorgulamaya teşvik ediyor.
"Kış Yürüyüşü"nde ise Thoreau kış manzaralarının keskin ve huzurlu güzelliğini yakalıyor. Karla kaplı tarlalar, donmuş göletler ve ormanın sessizliği hakkındaki canlı tasvirleri huzur ve tefekkür duygusu uyandırıyor. Eser, doğanın her mevsimde sunduğu güzellikleri ve zorlukların üstesinden gelmenin gücünü vurguluyor.