"- Sen buraların adamı değilsin Yusufhan. Genç kadının sesi masum bir hal almıştı. Bu yumuşak, çocuklaşan ses genç adamın içini anlayamadığı hislerle dolduruyordu. Yerinden kalkmak için doğrulan Yusufhan, kadına cevap vermek için bir an yüzüne baktı. Alev alev yanan gözleriyle karşı karşıya geldiğinde, bakışlarını kaçırmak zorunda kaldı. Sıcaktan ve nemden durulamaz hale gelmişti içerisi. Zuhal Hanım'ın da yüzü kızarmış, al yanakları, iri dudakları daha bir belirginleşmişti.
Yusufhan bu bakışlar karşısında, içe işleyen bu yumuşak ses karşısında eriyebilirdi, çözülebilirdi. Buradan çıkmalıyım, diye düşündü tekrar. Yüreğinden serin ırmaklar aktı bir an. Sırtından soğuk terler boşaldı. Yıllardır yalnız yüreğinde bir sevda ağırlamamıştı..."