Yusuf için yaşamın kaynağı ne su ne hava, ne güneş, ne de topraktı. Onun için yaşamın tek bir kaynağı vardı. Kader'in sevgisi. Onun sevgisi içinde bütün vitaminleri barındıran, bitmeyen, besleyici, sağlıklı ve engin bir kaynaktı. Ölümü unutturan bir şeydi. Onda yeşeriyor, onda can buluyor, onun olduğu yerde kalbi atıyordu. Adeta habitat alanı olmuştu. Bu habitatın dışında yaşamak ölümle aynı şeydi. Yani yaşamı ona bağlıydı. Balık karada, kuş suda, kaplumbağa havada yaşayabilir miydi? Bir gün onsuz kalabileceğini düşünmeden, sevdaya nelerin dahil olduğunu idrak etmeden sevmiş, sevmiş, sevmiş ve kalbini obezleştirmişti. Çok yemenin mide patlattığını biliyordu fakat çok sevmenin gönül patlattığını bilmiyordu.