Geçmişle yüzleşme, intikam hırsıyla bir rövanş alma değil, geçmişin esaretinden kurtulma ve daha iyi bir gelecek arayışıdır.
Neden barışamıyoruz?
Yüzleşerek Barışmak, bu sorunun cevabını arıyor. Genel olarak Cumhuriyet'in ilk dönemini, özel olarak da Kürt Sorunu'ndan kaynaklı canımızı yakan son kırk yılın çatışmalı sürecini kendine sorun ediyor, çözümler arıyor. Geçmişin kötü deneyimlerinden yüzleşerek çıkabileceğimizi savunuyor. İç barışın ancak bu yüzleşmeyle sağlanacağını düşünüyor.
Geçmişin işletildiği ülkelerde geçmiş hiç geçmeyecektir. Türkiye'de bazı sorunların 100 yıldır devam etmesi de bununla ilgilidir. Yüzleşilmemiş bir geçmiş, geçmemiştir.
Aytekin Yılmaz, söz konusu yüzleşmeyi Cumartesi Anneleri ve Diyarbakır Anneleri'nin devlet ve PKK tarafından maruz bırakıldıkları mağduriyet bağlamında da tartışıyor. Türkiye'deki politik kutuplaşma, insanları toplumsal hakikati idrak edemeyecek bir konuma yerleştirmiş bulunuyor. Cumartesi Anneleri'ni destekleyenler ile Diyarbakır Anneleri'ni destekleyenler arasındaki diyalogsuzluk bunun en somut örneğidir. Bu çerçevede "birbirini anlamama" ve "şeyleri adıyla çağırmama", birçok sorun gibi Kürt Sorunu'nu da içinden çıkılması zor bir girdaba sürüklemiştir. Yılmaz'a göre buradan çıkışın tek yolu şiddete başvurmamak ve hatalarla yüzleşmektir; yüzleşerek barışmaktır. Zira ne devlet adına yapılan ne de PKK'nin uyguladığı şiddet, toplumsal huzura katkıda bulunabilmiştir. Her ne kadar kırılmalar olmuşsa da Türkiye'nin son 40 yıllık siyasal tarihi bu sorunun nasıl çözülemeyeceğinin örnekleriyle doludur.
Dedelerimizden bize kalan geçmiş hepimizi yoruyor, yüzleşerek barışmaktan başka çaremiz yok!