Dünyanın içinde bulunduğu durum ortada. Şiddet ve dehşet, dünyanın dört bir yanında kol geziyor. Orta Çağ'ı çağrıştıran olaylarla karşılaşılıyor. Bilgi Çağı'ndan söz edilen bir dünyada, okuma-yazma bilmeyen yüz milyonlarca insan bulunuyor. Yüz milyonlarca insan da karnını doyurmaktan bile yoksun. Hızlı nüfus artışının önüne geçebilmek için etkin ve kalıcı önlemler geliştirilemiyor. Silahlanma yarışı ise devam ediyor. Silahlanma için her yıl yüz milyarlarca dolar harcanıyor. Böyle bir dünyada "küreselleşme" kavramının ne anlama geldiği konusunda kafalarda ciddi soru işaretleri ve kuşkular oluşuyor. Ya küresel ısınma? Gezegenin doğal dengesi bozulmaya başladı. Söz konusu olan tehlike yaşamsal. Ve bu tehlike, gezegen boyutlarında. Uluslararası ekonomik, siyasi ve askerî dengeler de Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra yeni bir görünüm kazandı. Yeni dengeler şekillenmeye başladı. Dünya henüz bu sürecin başında. Yeni dengelerin nasıl oluşacağını ve dünyanın gelecekte uygarlığın hangi aşamalarına ulaşacağını zaman gösterecek. Yine de son yıllarda yaşanan olaylar ve yaşanmakta olanlar, geleceğe ilişkin fikir verebiliyor. Dünya yeniden şekilleniyor. Yeniden şekillenen dünya, aynı zamanda geleceğimizi de şekillendiriyor.