Modern bilim, fiziksel zamanı dördüncü bir boyut olarak tanımlıyordu, J. W. Dunne'un argümanı ise zamana dair algımızı, alt boyuttan geçişimizi ölçmek için sonsuz sayıda bir üst boyutlar silsilesi olduğu noktasına götürdü. Ona göre her bir seviyeye eşlik eden şey, daha yüksek bir bilinç seviyesiydi. Zincirin sonunda ise mutlak gözlemci yer alıyordu. Dunne'a göre dikkatimiz, uyanıkken şimdiki ânın ötesini görmemizi engeller, rüya görürken ise engellerden kurtulup zaman çizelgemizi hatırlama kabiliyeti kazanırız. Böylece geleceğimize dair parçalarını; öngörüsel rüyalar içinde, geçmiş̧ anılarımızın parçalarıyla harmanlanmış̧ bir biçimde görebilir hâle geliriz. Dahası diğer sonuçlar arasında ise "dejavu" olarak bilinen fenomen ve ölümden sonraki yaşamın varlığı da yer alır.
İngiliz asker, havacılık mühendisi ve filozof Dunne, Zaman Üzerine Bir Deney'de öngörüsel rüyalarla yaptığı deneyleri anlatırken aynı rüyalar üzerine "Serilik" adını verdiği zaman teorisini inşa ediyor. Dunne, iki ana meseleyi ele alan Zaman Üzerine Bir Deney'in ilk yarısında deneyimlediği bir dizi öngörüsel rüyayı inceleyerek bu tür rüyaların, genel olaylardan ziyade, rüyayı görenin kendi gelecek deneyimlerine ilişkin projeksiyonlar sunduğu sonucuna varıyor. Kitabın ikinci yarısında ise rüyaları açıklamak ve denemek için bir teori geliştiriyor. Burada da Dunne'un çıkış̧ noktası, "şimdiki ânın" bilim tarafından tanımlanmadığı gözlemi oluyor. İlk olarak 1927 Mart'ında yayımlanıp geniş̧ bir okur kitlesine ulaşan ve günümüz yaratıcı yazınını etkileyen bu kitap, modern bilimin imkânlarına alternatif çözümler getiren çığır açıcı bir çalışma.
Dunne'un fikirleri; Tolkien, C. S. Lewis ve Borges gibi yazarları çok güçlü bir şekilde etkiledi. Özellikle Tolkien, Dunne'un paralel zaman boyutları hakkındaki fikirlerini Yüzüklerin Efendisi'nde de kullandı. Dunne'un çağdaşı olan ve fikirlerini kullanan diğer önemli yazarlar arasında John Buchan, James Hilton, eski arkadaşı H. G. Wells, Graham Greene ve Rumer Godden yer alıyordu.