İdil-Ural bölgesindeki Türk topluluklarından, köklü bir devlet geleneği ve yazılı kültürün yanı sıra ekonomik ve siyasi açıdan da nüfuz sahibi olan Tatarların Çuvaşlar hakkında bizlere zengin bir literatür bırakmış olması beklenebilirdi. Ancak durum böyle olmamıştır. Tatarların Çuvaşlara dönük ilgisinin, Rus ve Avrupalı araştırmacılardan oldukça sonra uyandığını ve büyük oranda İdil Bulgarlarının torunlarının Çuvaşlar olduğuna dair tezleri çürütme arzusuna dayandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Böyle bir dönemde ceditçi bir Tatar aydını olan Zarif Beşirî, Çuvaşların kültürü ve yaşayışıyla ilgili gözlemlerini ve tecrübelerini Çuvaşlar başlıklı risalesiyle birinci el kaynak olarak bizlere ulaştırmıştır. Beşirî sadece Çuvaşlar hakkında etnografik tasvirler yapmakla yetinmemiş, Tatarların Çuvaşlarla ilgili algı ve tavırlarını değerlendirmiş, kendi halkına bu konuda eleştiriler getirerek ilgili dönemde büyük bir hızla gelişen Tatar matbuatı vasıtasıyla kardeş ve komşu olarak değerlendirdiği Çuvaşlarla Tatarlar arasındaki eski bağları yeniden güçlendirmeye çalışmıştır. Bu nedenle onun eseri hem içeriği hem de tarihî dönemi ve motivasyonu bakımından. önemlidir. Eserin önemi sadece farklı bir perspektiften yansıyan etnografik veriler sunması değil, ilgili dönemde İdil-Ural Türklerinin birbiri hakkındaki algılarının anlaşılması açısından da değerlidir.