İ. U. Eskiciyan, Zift ile dağılıp dağılıp toplanan ama yok olmayan bir suyu anımsatıyor okura. Öfkeli, tahrik edici ve denge bozan diliyle bu roman, bizi sessiz kalmanın yükü altında ezerek içimize sızıyor. Bu kara, ağır zift kendini besledikçe çoğalıyor ve büyümeyi dayatıyor hepimize.
Zift, dünden bugüne, bugünden yarına kendini ara vermeden yenileyen ve roman türüne yeni boyutlar kazandırmaya niyetlenen bir metin. Klasik anlatılarla alışılagelmiş olay örgüsünü elinin tersiyle itip kendine has üslubunu zenginleştiriyor Eskiciyan.
"Rivayete göre kuş gibi bir kuş, peygamber gibi bir peygambere gözlerini kızgınlıkla açmış. Öyle ki gözleri büyümüş ve göz çukuru. Rivayete göre bir peygamber, bir kuşu dörde bölmüş, her parçayı başka bir dağa. Davullar uzun havalar çarpıyor, dumanlar enformasyon girişimi, artık olan olmuş, biten bitmişti, eski cesetler tarihlerini ele veriyordu. Asma yaprakları ve pazı yaprakları ve incirin günahı ve tüm muzaffer komutanlar bir bir taş kesilecekken su'ya inandılar. Ölü olan her şey geri dönecek, canlı olan her şey ya karanlığa iman edecek ya da karanlığa mahkûm olacak. Bahisler yükseldi. Nitekim köyler, gecenin başkentleri sayılacak."