Zikzak Sokak, ekonomik ve siyasi sarsıntıların adım adım zirveye tırmandığı yetmişlerin Türkiye'sinde İstanbul'dan Elazığ'a tayin olan bir ailenin bu küçük şehirde kurduğu ilişkileri ve bu ilişkilerin hayatları boyunca kendilerini takip edişini anlatan tümüyle gerçek bir hikâye üzerine kurulu. Yaşanan olaylar her ne kadar zaman zaman ailenin küçük oğlu Nedim'in ağzından anlatılsa da hikâyede tek bir kahramandan söz etmek mümkün değil. Kahramanların her biri, kısa ya da uzun, sıradan ama vurucu, bir ya da birden çok yaşantıyla bu hikâyede yer alıyor. Ortak olan, roman karakterlerinin soludukları havadan yiyip içtiklerine, yaşadıkları hüzünlerden sevdalarına kadar pek çok şey ve bu ortak yönlerden daha göze çarpan ise hepsinin sağcısıyla solcusuyla vatansever olmaları.
Zikzak Sokak, ülkenin içinden geçtiği çalkantılı dönemi tanıkların yaşantılarından kesitlerle resmediyor. Bu tanıklar kimi zaman sokaktaki komşulardan biriyken kimi zaman dönemin başbakanı oluyor. Ülkenin birbirine düşman iki kampa bölündüğü ve parçalanmasına ramak kaldığı bu süreçte, tüm olumsuz gidişata rağmen insanları bir arada tutan, toplumun yerleşik değerleri ve farklılıklarına rağmen bireylerin birbirlerine karşı güven ve sevgileri oluyor.
Elazığ'ın Rızaiye mahallesinin Zikzak Sokak'ı, o yıllarda çalışan, paylaşan, sorgulayan, irdeleyen ancak hayatlarının en güzel dönemlerini yaşayamadan silinip giden ülke insanını buluşturan ortak bir mekânı temsil ediyor. Öte yandan, satır aralarında Cumhuriyet'le beraber gelen temel demokratik değerlerin, fırsat eşitliğinin, kadın haklarının yüceltildiği romanda, Zikzak Sokak'ın ismi bu kaotik yılları simgeleyen bir metafora dönüşüyor. Yazar, kendi hislerini romanın kahramanı Nedim'e söyletiyor:
"Ömrümün en güzel birkaç yılını insanlığı, komşuluğu, arkadaşlığı, dostluğu ve aşkı yaşadığım Zikzak Sokak'ta geçirdiğimden dolayı çok şanslıyım. Aslında bütün yaşantımız zikzak bir sokakmış, geç anladım. Asla çıkmaz değil, sadece zikzak..."