Kapının önüne varmıştım bile. Güvenlik kontrolünden geçerken uyarı sesinin gelmediğini fark ettim. Boynumdaki kolyeyi yokladım. Yerinde yoktu. Yüreğim çarpmaya, dizlerim titremeye başladı. Dışarı fırladım. Koşuyordum. Aklıma gelen şey… Saç diplerime dek ter içindeydim. O yoktu. Köşedeki çiğköfteciye soracaktım, tıkandım. Ben böyleydim işte. Sinirlenince ağlama krizine tutulanlardan. O madalyon yani kolye annemle babamın bana ve kardeşime aldıkları ilk armağandı. "Bunu bana yapmamalıydın çocuk! Bunu bana yapmamalıydın çocuk!" dedim.