Özge Öyküler
Başımı yastığa koydum... Bir bir geçti aklımdan yaşam tarihim. Dünden bu güne yaşadığım yıllara uzandım... Meğer güngÖrmüş, günler gÖrmüş, ne çok şey gÖrmüşüm... 1947'de başlamış dünya insanı yolculuğum. Az değil, koca bir 70 üstü yıl... Yokluklar, dik durmak için çabalar, heyecanlar, uğraşlar, vatan, memleket sevdasına adanmış bir küçük yürek... Harca tuğla koymak, kurtlar sofrasından pay almak... Ne siyaset kavgaları, ne ayak oyunları, kimine alkışlar, kimine yermeler... Nice bÖbürlenmelere şahit olmuşum... Peki, tüm bunlar ne için? Sadece, evet sadece, sofradan pay almak, hayatı çok iyi yaşamak ve anlamlı kılmak için... Kimilerinin naturasında vardır Önlenemez hırs ve kibir... Bende yok ve olmadı hiç... Kaldı ki, devran hala ol devran... Farklı olan sadece oyuncular. Değişen bir şey yok; ne dün ne yarın ve ne gelecekte... Bir emekli, eski TRT'ciyim, bir yapımcı, yÖnetmen, senarist ve gazeteciyim. Hem de 12 adet kadar, çok Ödüllü... Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin seçtiği yılın başarılı gazetecisi, basın şeref Ödülü ve yine Sedat Simavi Vakfı Türkiye Gazetecilik Başarı Ödülü gibi... Adına Özge Öyküler dediğim kitabımda, bizi bize anlattım. Özgün, bizzat yaşadığım gerçek Öyküler... Selam olsun okumayı ve okutmayı sevenlere.. HüSEYİN TAŞKIN Ankara, 2021tür.
Devamını Oku