Şehirleri Süsleyen Yolcu
Yol, o’nun gözleriydi. Kalbi ve hüviyeti saçlarının sesiydi. Beş yüz yıl önceki cenazemle, beş yüz yıl sonraki kabrim karşılıklı dillenip, kısa ve dar olan hazır zaman çılgınlığının kanatlarını açtılar. “sen yangın ol” dediler ve yandım. (…) şehri bir avuç cenaze külüne doyuran yangından dünyanın yüklendiği teknolojiyi umutsuz bir nar çiçeği gibi ezdim. Gözbebeğimde sakladığım kader sesi, dünyanın bağlandığı karasevda olacaktı…
Devamını Oku