Taşlar Yerine Otururken
Serra, Sıla, Melis, Dilek, Esin, Toprak.Dünün küçük kızları. Hepsi ayrı ayrı yollarda ilerliyor. Ama… Bir zamanlar birbirinin ellerinden tutan o küçük kızlar, bugün genç kadınlar olarak aynı elleri sıkı sıkı tutmaya devam ediyorlar.Dilek, Ulaş ve Deryasıyla mutlu. İşinde başarılı. Hâlâ çocuksu neşesini, öfke patlamalarını, patavatsızlığını sürdürüyor.Toprak, özel yaşamını konuşmayı sevmeyen bir özgür ruh... Evliliğe inanmıyor ama seçtiği hayat arkadaşıyla mutlu görünüyor. Daha fazlası zaten sorulmaz ona. Melis, Toprak’ın tam anlamıyla zıttı. Hepsine karışan, onların dertlerini dert edinen, en olmadık sorularla özel yaşamlarına dalıveren bir anaç tavuk. Hem başarılı bir iş kadını, hem de çok iyi bir anne. Her koşulda güzel, şık, ışıl ışıl bir kadın.Esin, sakin, sessiz, sanatkâr ruhlu… Başarılı bir sanatçı olma yolunda hızla ilerliyor. Zor zamanları sabırla, hoşgörüyle aşabilen, içlerinde bilgeliğe en yakın kişi. Sıla, narin ama çelik bir tel gibi dirençli ve güçlü… Nelerden geçti ama çok başarılı olduğu mesleğinden asla vazgeçmedi.Ailesiyle işini bir arada keyif ve uyumla sürdürmeyi başaran Serra ise on beş yaşında yazmaya başladığı anı defterlerine artık son noktayı koyuyor. Minik kızı Selin’e ilk anı defterini alarak bu geleneği bir sonraki kuşağa aktarmayı arzu ediyor. Tüm sevdikleri kendi hayatlarını kurarken, başka başka ufuklara yelken açarken, Serra, onların arkasından mutlulukla bakıyor. Bir yandan da o ince hüzün, gelip yerleşiveriyor yüreğine...
Devamını Oku