Uluslararası Hukuk Perspektifinden Self-Determinasyon ve Ayrılma
1980'larda Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana yaşanan küreselleşme süreciyle birlikte uluslararası topplum bir yandan bütünleşirken öte yandan parçalanarak uflanmaktadır... Bu karmaşık süreçte uluslararası hukuk sisteminin merkezinde yer alan ulus-devlet, egemenlik ve ülkesel bütünlük ilkeleri hızla aşınmaktadır. Devleti olmayna haklar, uluslar, azınlıklar ve dğier birimler devletlerin imrenilen kulübüne girmek için self-determinasyon ve ayrılma hakkına sarılmaktalar ve terörim ve gerilla savaşı gibi asimetrik yöntemlere başvurmaktadırlar... Dünyada hali hazırda 26 tane self-determinasyon amaçlı yıkıcı aktif silahlı çatşma yaşanmakta; bu aktif silahlı çatışmalara ilaveten 55 tane de potansiyel mücadele devam etmektedir. 1988'den bu yana 32 tane self-deteminasyon sorunu çözüme kavuşturulmuş olmakla birlikte bunların bir kısmı her an patlamaya hazırdır. Halen Filistin, Keşmir, Batı sahra, Quebec, KKTC, Kuzey İrlanda , Korsika, Güney Osetya , Abhazya , Gagavuzya, Trans-Dinyester, Dağlık Karabağ, Krayina Sırp Cumhuriyeti , Darfur, Kırım, İskoçya, Katalonya ve Kuzey Israk vs. çözüm beklemektedir.Sömürgecilik sonrası dönemde halkların sef-determinasyon hakkını ve bunun en tartışmalı uygulama şekli olan ayrılma konusunu ve devletlerin tanınması konusunu düzenleyen muğlak olmayan bir uluslararsı hukuk çerçevesine acil ihtiyaç vardı; aksi halde bu ilkelerin farklı olaylara farklı şekilde uygulnamsı silahlı çatışmaların , insani felaketlerin ve istikrarsızlığın kaynağı olmaya devam edecektir.
Devamını Oku