Unutulmaz Günler
Hava gittikçe kararmaya başlamıştı. Zaten güneş kaybolalı çok oluyordu. Ulaş, bir su toplamış ellerine bakıyor, bir de gökyüzünün muhteşem tonlarına. Ufkun alt kısımları sapsarı, orta kısımları pembemsi, üst kısımları ise koyu maviydi, tam da Ulaş’ın görmek istediği gibi. Nohut toplamaktan yıpranmış ellerinin üstünde ise şeffaftan bir tabaka vardı. Bu tabaka, dış kısımlara doğru biraz pembeleşiyordu ama bu görüntü, gökyüzünün güzelliğinin aksine, Ulaş’ın hiç de görmek istemediği bir manzaraydı. Ne yazık ki tarladaki bütün çocukların elleri bu durumdaydı. Bazısınınki daha iyi durumda, bazısınınki ise daha kötü. Buna karşın, nohut toplama esnasında hiçbiri ağzını açmamış, içinde bulundukları durumdan yakınmamıştı.
Devamını Oku