Zehra
“Hayaller alanında ileri bir adım daha atarak kendisini arzu ettiklerinin gerçekleşmesi noktasına yaklaşmış gördü. Yalnız kendisini o mutluluk kucağına atıvermekten başka bir şeye lüzum kalmamıştı. Fakat kendisiyle o vefa kucağı arasındaki mesafe daima sabit kalmakta, bu yaklaştıkça o uzaklaşmaktaydı.” Yüzbaşı olarak mezun olduktan sonra askeri okulda öğrencilere topografya, cebir gibi dersler veren, iki yıl boyunca Suriye’de keşif çalışmaları yapan, yazdığı şiirler ve divan şairleri üzerine incelemeleri Tercüman-ı Hakikat gibi gazetelerde yayımlanan Nabizade Nâzım otuz bir yaşında, evlendikten kısa bir süre sonra kemik vereminden hayatını kaybetti. Zehra ise yazarın vefatından sonra, Servet-i Fünûn’da 1895 yılında tefrika edildi. Küçük yaşta öksüz kalan Zehra, bir tüccar olan babasının kâtibi Suphi ile evlenir. Ancak bu evlilik zaman geçtikçe kâbusa dönüşecek, Suphi’nin annesinin eve bir cariye getirmesiyle beraber Zehra’nın intikam hikâyesi başlayacaktır. Nabizade Nâzım’dan Zehra, aşkın ve kıskançlığın çaresizliğine dair sarsıcı bir klasik.
Devamını Oku